Prolog
18 Aralık 1878’de, soğuk bir kış akşamında, Bayreuth’da meşhur Wahnfried villasının bahçesinden içeri adım atan evin sahibinin dostlarından biri, bu evin kendisi gibi müdavimi olan ayrıcalıklı dostlarından herhangi birisinin işitmeye alışık olduklarından farklı ezgileri işitecek, muhtemelen kapı önünde merakla ve şaşkınlıkla bir müddet duraklayacak ve üstadın eserlerinin yapısına çok uzak olduğunu düşündüğü bu yeni ezgilerin ne olduğunu, içeride neler olup bittiğini kendisine soracaktı. Bu dostun merakını gidermek için bizim de onunla birlikte içeri girdiğimizi hayal ettiğimizde karşılaştığımız manzara şu olacaktı: Öncelikle Wahnfried villasının genişçe ve sıcak olan salonunda alışılmışın dışında daha az sayıda kişinin bulunduğunu hayretle fark edecektik. Eğer bu ailenin dostuysak bir koltukta kurulmuş olan üstadı; yine bir başka rahat koltukta kurulmuş olan, evin hatta Bayreuth’un Leydi’sini; onun meşhur büyük besteci ve virtüöz babasını; ailenin ve evin en çok sevgiyle karşılanan müdavimlerinden meşhur Maestro Hermann Levi’yi ve piyanonun başında işittiğimiz ezgileri çalan, epey bir süredir Bayreuth sokaklarında ve Wahnfried’de daima ailenin yanında görmeye alıştığımız Rus piyanist Joseph Rubinstein’ı hemen tanıyacaktık. Eğer biraz müzik bilgimiz varsa bu akşamı ayrıcalıklı kılan müziği tanıyacak ancak böyle bir bilgiye sahip değilsek üstadın çalınan eser üzerine yaptığı yorumlardan müziğin büyük Bach’a ait olduğunu hemen anlayacaktık. Dahası evin Leydi’sinin elinde kalem ve not defteriyle üstada sorular sorarak yorumları kaydetmeye çalıştığını da fark edecektik. Bu farklı sahnenin sebebini ve bu yeni hikâyenin asıl kahramanlarının kimler olduğunu sorsaydık ister istemez büyük üstat Franz Liszt ile Maestro Levi’yi dışarıda bırakmamız gerekecekti. Wahnfried’in o soğuk kış gecesinde başlayan ve tam bir yıl sürecek olan yeni hikayesinin ana kahramanları Cosima, Wagner ve Rubinstein’dır. Bu, fonda Bach’ın müziğinin yer aldığı mutlu akşamların hikâyesidir ve hikâyenin asıl kahramanı Rubinstein’ın zaten dengesiz olan hayatını trajik bir sona sürükleyecek olan günlerden henüz uzak olduğu mutlu günlerinin hikâyesidir.
O hâlde izninizle bu hikâyeye ana kahramanı, büyük bir yetenek ve takıntılı bir Wagner hayranı olan Joseph Rubinstein’ı tanıtmakla başlıyorum.
Joseph Rubinstein
Müzik tarihinin diğer ünlü Rubinsteinlarıyla bir akrabalık ilişkisi olup olmadığı konusunda bilgi edinemediğim ancak büyük ihtimal bu ustalarla bir bağı olmayan Joseph Rubinstein, 1847 yılında zengin bir Yahudi anne babanın çocuğu olarak Staro Konstantinov adlı küçük bir Rus kasabasında dünyaya geliyor. Küçük yaşta yeteneği fark edilince aile yuvasında, piyanist Joseph Schadek’ten ilk müzik ve piyano derslerini alıyor. Daha sonra eğitimi için Viyana’ya gönderilen küçük Joseph, bu müzik şehrinde o dönemler ünlü olan piyanist ve pedagog Josef Dachs’ın öğrencisi oluyor. Bu arada Dachs’ın, her piyano öğrencisinin malumu olan Carl Czerny’nin de öğrencisi olduğu bilgisini verelim. Viyana’da belirli bir başarı yakalayan Rubinstein, Rusya’nın büyük düşesi Helena’nın sarayına oda orkestrasının piyanisti olmak üzere davet ediliyor. Hem St. Petersburg’da hem de Salzburg’da düşesin emrinde çalışıyor. Tam bu zaman diliminde, Wagner’in Tristan und Isolde ve Die Meistersinger von Nürnberg operalarını dinliyor ve âdeta takıntı derecesinde bir Wagner tutkununa dönüşüyor. 1872’nin nisan ayında Wagner’in çok tartışma yaratan Das Judenthum in der Musik adlı makalesini okuyor ve zaten çocukluğundan bu yana bozuk olan ruh hâli tamamen bozuluyor. İntihar etmeyi deniyor ancak başaramıyor. Tam bu aralar tek çıkış yolu olarak gördüğü Wagner’e onun ruh halini anlatan aşağıda tercüme etmeye çalıştığım mektubu yazıyor:
“Ben bir Yahudi’yim, bu sizin için her şeyi yeterince anlatıyordur. Aynı zamanda günümüz Yahudi’sinde fark edilen tüm özelliklere de sahibim: Tam bir cesaretsizlik ve neredeyse utanç verici bir zayıflık içinde kendimi bu yaşıma kadar sürükledim. Daha sonra beklenmedik koşullar dikkatimi sizin çalışmalarınıza çekti. Eserlerinizi Petersburg’da Serov’dan incelemek için aldım. (…) Ama hayatımın en mutlu dönemi olan o eserleri inceleme dönemi artık bitti.
Bana kalan tek şey ölmek! − Zaten kendime bunu yapmayı denedim ama yine de size yazmaya karar verdim. Belki bana yardım edebilirsiniz. Tabii ki sırf acıdığınız için yardım etmenizi istemem. (…) HAYIR! Ama Nibelung gösterisinde size faydam olamaz mı? Henüz tam olarak olmasa da bu eseri anladığımı düşünüyorum. − Sizlerden acil yardım bekliyorum. Ailem zengin. Hemen seyahat etme olanağına sahibim. En kısa zamanda yanıtınızı bekliyorum.”
Joseph Rubinstein
Wagner hep olduğu gibi (Nietzsche ve Hugo Wolf’un zor günlerinde de olduğu gibi) çağrıyı dostça yanıtladı ve kendisi vefat edene kadar Rubinstein’ı Wahnfried’de, Tribschen’de, Venedik’te yanında tutarak aileden biri saydı. Wagner, bu tanımadığı gence olumlu yanıt verdiği günlerde, Viyana’da Rubinstein’ı tedavi etmekte olan ünlü hekim ve psikolog Maximilian Leidesdorf’dan aşağıda tercüme etmeye çalıştığım mektubu aldı:
“Bay Joseph Rubinstein’ın size yapacağı ziyaretin başında bu genç sanatçıya gerçekten ve gerçek anlamda faydalı olabilmeniz için birkaç satırla ondan söz edeceğim, kusura bakmayın lütfen, cömert tavrınız göz önüne alındığında bu sizin dileğinizdir. Genç adam, yaratıcı dehanızın gerçek sanatçılarda yaratması gereken doğal hayranlık ve coşkuyu size taşımakla kalmıyor, aynı zamanda size son derece güveniyor. Ancak henüz atlatılamamış ve hâlen devam eden psikolojik bir hastalık büyük bir dikkat ve koruma gerektirmektedir ve bence genç sanatçının 8-12 hafta daha her türlü heyecandan korunması ve en büyük huzur içinde kaplıca tedavisi görmesi gerekmektedir (hem zihinsel hem de fiziksel olarak). Bunu akılda tutarak ona karşı nazik davranmanızı rica ediyorum.”
Dr. Maximilan Leidesdorf
Wagner, bu mektubu dikkate alır ve 1883 yılına kadar sürecek olan bir dostluğun temellerini atmak üzere genç piyanisti İsviçre’deki Luzern Gölü kıyısındaki meşhur Tribschen’deki villasına davet eder. Cosima sık sık davet ettikleri bir diğer genç dahi dosta, Nietzsche’ye genç Rubinstein’ın Tribschen’e geleceğini bir mektupla bildirir. Rubinstein, 21 Nisan 1872’de Tribschen’e varır. Ancak hemen ertesi gün Wagner, Tribschen’den ayrılarak Bayreuth’a döner. Rubinstein bir süre Wagner ailesiyle Tribschen’de ikamet eder. Büyük ihtimalle bu süre zarfında Tribschen’de ara sıra aldığı davet üzerine kalmaya gelen genç Nietzsche’yle de tanışır. Ancak temmuz ayında o da aileyle birlikte Bayreuth’a Wagner’in yanına dönüş yapar. Böylece genç piyanistin hayatındaki en mesut ve verimli günler başlamış olur. Wagner bu genç yetenekten Götterdämmerung’un bir kopyasını çıkarmasını ister. Wagner’e provalarda yardım eder. 1874 Noel’inde sadece aileden kişilerin katıldığı Noel ağacını süsleme etkinliğine davet edilir. Artık genç Rus, ailenin bir üyesi sayılmakta, sevgi ve saygı görmektedir. 1875 yazında Rubinstein, Ring provalarında solo eşlikçi olarak yardımlarda bulunur. 1878 yılına gelindiğinde genç Rus hâlâ Bayreuth’ta Wagner ailesinin bir üyesi olarak yaşamaktadır. İşte tam bu dönemde Rubinstein ve Wagner sadece yukarıda andığımız sınırlı sayıda aile dostunun yer alacağı ve 17 Aralık 1878 akşamı başlayıp 2 Mart 1879 yılına kadar devam edecek olan Bach akşamlarına başlama kararı alırlar. Rubinstein, Bach’ın Wohltemperierte Klavier’inin tamamını toplam 11 oturumda seslendirir. Tüm bu oturumlarda Wagner, bu muhteşem eser ve Bach üzerine derinlikli yorumlarda bulunur. Bu yorumları ise müstakbel eşi Cosima kayıt altına alır. İşte bizim hikâyemizde burada başlar. Ancak bu hikâyenin Wagner dışındaki diğer kahramanı hakkında da bir iki kelam etmek uygun olur.
Cosima ve Günlükler
Cosima benim için daima sancılı bir mesele ve figür olmuştur. 2013 yılında Bayreuth’a gittiğimde Festspielhaus’un çevresine dizilmiş tabelaların bende yarattığı üzüntü ve öfke bu önemli şahsiyete karşı olumsuz görüşler ve kanılar oluşturmama sebep olmuştu. Wagner’in vefatından sonra onun tarafından görevden uzaklaştırılmış hepsi de Yahudi olan sanatçıların adları, resimleri ve Hitler iktidara geldikten sonra hepsinin korkunç akıbeti bende Cosima hakkında ciddi ön yargıların yerleşmesine neden olmuştu. Ön yargı diyorum çünkü Cosima hakkında yeterince araştırma yapmamış ve bilgi sahibi olmamıştım. Ayrıca ben, görevi hep yargılamak değil anlamak olan büyük romancıların safındayımdır. İşte bu tedbir beni Cosima’nın 1869-1883 yılında tam 14 yıl boyunca her gün tuttuğu 2.430 sayfalık günlüklerini incelemeye sürükledi. İtiraf etmeliyim ki bu günlüklerdeki Cosima birçok ön yargımı yıkacak özelliklere sahip bir insan. Ancak bu meseleyi başka bir tartışmaya bırakarak sizleri benimle birlikte bu günlüklerin kaleme alındığı ilk güne, 1 Ocak 1868 akşamına götürmek istiyorum. Ve sözü Cosima’ya, değerlendirmeyi ise sizlere bırakıyorum:
“1 Ocak, Cuma. Noel Günü olan 31. yaş günümde bu deftere başlamam gerekiyordu; Luzern’de ona başlayamadım. Böylece yılın ilk günü, aynı zamanda size vereceğim raporların başlangıcını da içerecek çocuklarım. Hayatımın her saatini bileceksiniz, böylece bir gün gelip beni olduğum gibi göreceksiniz çünkü eğer genç ölürsem, başkaları size benim hakkımda çok az şey anlatabilecek ve eğer uzun yaşarsam muhtemelen sadece sessiz kalmak isteyeceğim. Bu şekilde görevimi yapmama yardım edeceksiniz – evet çocuklar, görevimi. Bununla ne demek istediğimi daha sonra öğreneceksiniz. Anneniz size şimdiki hayatıyla ilgili her şeyi anlatmak istiyor ve bunu yapabileceğine inanıyor. 1868 yılı, hayatımın dışsal dönüm noktasını işaret ediyor: Bu yıl bana, son beş yıldır düşüncelerimi işgal eden şeyi eyleme geçirme fırsatı verildi. Bu, benim aramadığım, kendim yaratmadığım bir meşguliyet: Bunu bana kader dayattı. Anlayabilmeniz için size itiraf etmeliyim ki gerçek içsel çağrımı fark ettiğim ana kadar hayatım kasvetli, güzel olmayan bir rüyaydı; size bunun hakkında hiçbir şey söylemek istemiyorum çünkü bunu kendim de anlayamıyorum ve şimdi artık arınmış olan tüm ruhumla reddediyorum. Dış görünüşüm sakindi ve öyle de kaldı ama içimdeki her şey kasvetli ve karanlıktı; o varlık hayatıma girdiğinde, bana o ana kadar hiç yaşamamış olduğumu hızla fark ettirdi. Aşkım, benim için yeniden doğuş, içimdeki önemsiz ve kötü olan her şeyin silinip gitmesi oldu ve aşkımı ölüm yoluyla, dindar bir feragat ve tam bir bağlılıkla mühürleyeceğime yemin ettim. Aşkın benim için yaptıklarını asla geri ödeyemem. Yıldızlar, başka yerlerde öğreneceğiniz olayların akışında tek dostumun tecrit altına alınmasına, ruhumun koruyucusu ve kurtarıcısı, asil ve doğru olan her şeyin açığa vurucusunun, yalnız bırakılması, terkedilmesi, neşesiz ve dostsuz bırakılmasına karar verdiğinde dostuma haykırdım: Sana geleceğim ve hayatın yüklerini seninle paylaşmakta en büyük ve en yüksek mutluluğumu arayacağım.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
Wahnfried’de “Wohltemperierte Klavier”
1878 yılında, 16 Aralık Pazartesi gününü Salı gününe bağlayan gece, soğuk ve fırtınalı geçer. Cosima bu geceyi günlüklerine kaydeder. Hep yaptığı gibi Wagner’in iyi uyuyup uyumadığını veya iyi bir ruh hâlinde olup olmadığını kaydederek günlüklerine başlangıç yapar. Sıklıkla da Wagner’in gece gördüğü rüyaları kısa ve ana hatlarıyla kaydeder. İşte 17 Aralık 1878 Salı günü için tuttuğu notlara bu fırtınalı gecenin haberiyle başlar. Wagner’in nihayet biraz uyuyabildiğini bildirir. Öğle yemeğine hemen her zaman olduğu gibi Rubinstein da davetlidir. Akşam ise Wagner’in çıkarttığı Bayreuther Blätter gazetesi hakkında, Parsifal hakkında bir sohbet başlar. İçinde bulundukları günün Beethoven’ın doğum günü olduğu hatırlanır ve nihayet Rubinstein piyanonun başına geçer ve ilk Bach akşamı böylece başlamış olur. Bach’ın Wohltemperierte Klavier’i seçilmiştir. İki kitaptan oluşan ve tüm tonlarda 48 prelüd ve fügden oluşan bu muhteşem eserin akşam boyunca sadece 1. Kitap’tan ilk 6 prelüd ve fügü seslendirilir. Wagner’in yorumlarını, Rubinstein’ın not tutarak takip edememesi sebebiyle Cosima sadece üç prelüd ve füg hakkında Wagner’in yaptığı yorumları not edebilir.
Bach’ın bu büyük eseri boşuna seçilmemiştir. Cosima’nın ilk eşi Hans von Bülow, bu eser için “Müziğin Eski Ahit’i” tanımlamasını yapar. Schumann ise İncil’deki bir pasaja gönderme yaparak eser için öğrencilerine “bu bizim günlük ekmeğimizdir” der. Brahms ise “her sabah ağzımı bununla temizliyorum” diyerek bu eserin, onun günlük uğraşısının ve beste yapmaya hazırlanmasının bir parçası hâline geldiğini ifade eder. Wagner için ise bu eser “Bach’ın sanatının özüdür, özetidir.” Dolayısıyla seçim son derece bilinçli bir şekilde yapılmıştır.
Şimdi artık izninizle zaman, çarkını geriye çevirsin ve biz de sözü Cosima’ya bırakalım ve orada bulunmadığımız için kendimi şanssız hissettiğim o güzel akşama dönelim:
“17 Aralık 1878, Salı. Bach’a geçiyoruz, 48 prelüd ve füge en baştan başlayarak ilk altısını çalıyoruz. Richard, Bay Rubinstein’a talimatlar veriyor. İlkinden sonra bu eserlerle ilgili dikkate değer olan şeyin, fügleri farklı şekillerde yorumlamak olduğunu söylüyor – örneğin bu ilk prelüd, duygusal olarak Gounod tarzında veya hızlı ve güçlü bir org tarzında yorumlanabilir, diyor. Bay Rubinstein’dan, Richard’ın söylediği her şeyi bir defada kurşun kalemle not etmesini istiyorum ancak o, bunu gerektiği gibi yapamıyor gibi görünüyor. Bu nedenle Re Majör Füg hakkında söyleyebileceğim tek şey, Richard’ın ona ‘Belediye Başkanı’ adını vermesi ve figürasyonun, dehşet hissi uyandırması gerektiğini söylemesi. Karşı temayı ise ‘Belediye Başkanının Karısı’ olarak adlandırıyor ve Richard kapanış notalarını ‘İsteğim (Vasiyetim) yerine getirildi’ sözleriyle şarkı olarak söylüyor. Altıncı füg, Re minör, onun en harika bulduğu fügdür: ‘Hiçbir şey bunu geçemez, yıpranmış görünmüyor. Bach, ifade araçlarına ne kadar da hâkimdir ve onları ilhamının gerektirdiği şekilde kullanır! Ve o zamanlarda, Büyük Frederick’in babasının ve sigara içenlerin toplantılarının zamanlarını hayal edin!’ diyor – Bach’ın kaderinden, karısını çoktan ölmüş ve gömülmüş hâlde bulduğu bir yolculuktan dönüşünden bahsediyor ve bu bağlamda Trappist tarikatının kurucusu Rancé’i anıyor. – Daha sonra bu prelüdlerin, füglerin ve motetlerin muhtemelen Bach’ın eserlerinin en mükemmeli olduğunu ifade ediyor; Richard tüm Bach Passionlarının bu prelüd ve füglere eş değer kabul edilip edilmemesi gerektiği konusunda bir şey söyleyemiyor ancak kilisede cemaat tarafından icra edildiğini söylüyor ve böyle olması da gerekir, diye ekliyor.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
Günlüklerin yayıncısı, Wagner’in Bach’ın kaderiyle benzer bir kaderi paylaştığını düşündüğü Trappe tarikatının kurucusu Rancé hakkında zahmete girip bilgi vermemiş maalesef. İzninizle ben Wagner’in kurduğu bu bağlantıyla ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum. Armand Jean le Bouthillier de Rancé’nin dedesi, meşhur Kardinal Dük Richelieu’dür ve Rancé zengin ve soylu bir ailenin çocuğudur. Bohem geçen gençlik günleri, metresi olan Montbazon Düşesi’nin ani vefatıyla derin bir sarsıntı geçirir ve Trappe’de bulunan bir manastıra çekilerek inziva hayatı yaşamaya başlar. Daha sonra bu adla kurduğu tarikatın lideri olur ve bir rahip olarak yaşamını sürdürür. Wagner de Bach’ın ilk eşini ani bir şekilde kaybetmesiyle bu türden bir ruh hâli geçirip müzik ve ibadete adanmış bir hayatı tercih etmiş olabileceğini ima etmekte gibi görünüyor.
Ertesi akşam Wahnfried’de sonraki 6 prelüd ve füg seslendirilir. Bunlar, Birinci Kitap’ta yer alan Mi bemol Majör, Mi bemol/Re diyez Minör, Mi majör, Mi minör, Fa majör ve Fa minör prelüd ve füglerdir.
Ne yazık ki Cosima sadece 7. ve 8. Fügler hakkında Wagner’in yorumlarını not edebilmiştir. Cosima’nın soğuk bir gün olduğunu bildirdiği 18 Aralık Çarşamba günü akşamdan önce Bach hakkında Wagner, kendisine ait olan kısa bir gençlik anısını anlatır ve kendisinin o zamanki tutumunu, eğitim yoksunluğu olarak niteler. Akşam ise Bach seslendirilme ve yorumlama etkinliğine yeniden başlanır.
Sözü izninizle Cosima’ya bırakarak bu güzel Bach akşamında geçen sohbetlere kulak verelim:
“18 Aralık 1878, Çarşamba. Richard iyi bir gece geçirdi … Bach konusuna geri dönüyoruz ve gençliğinde E. T. A. Hoffmann’ın eserlerinin onu bu kompozisyonlara (Wohltemperierte Klavier’e) bakmaya, bu eserlerde mistisizmi aramaya yönelttiğini ancak gerçekte hissettiği tek şeyin can sıkıntısı olduğunu söylüyor. Bu durumu ‘Her şeyde eğitim ne kadar gerekli!’ diye haykırarak açıkladı. … Akşam yine Bach ama bu kez müziği aslında işitmiyorum, düşüncelerim çok uzaklarda. Ama Richard’ın bu konuda söylediklerini işitiyorum. 7. Prelüd (Mi bemol Majör) hakkında diyor ki: ‘Bu prelüd Wotan’dır – bu prelüd (ve özellikle ilk 9 ölçü) çılgınca çalınmalı. Ardından gelen Füg, güzel giyinen iyi eşin kocasını sakinleştirmesidir.’ 8. Prelüd hakkında Richard şöyle diyor: ‘Bunu daha mehtaplı bir şekilde çalıyorum, alacakaranlığın kalkmasına asla izin vermiyorum.’ İzleyen fügü Richard, hepsinin içinde en dikkate değer olanı olarak görüyor; olağanüstü derecede ayrıntılı ama bir o kadar da duygu dolu olduğunu söylüyor: ‘Ne kadar çok stretto ve artık aralıklar var – ve ne kadar çok vurgu var!’ Richard, kaybettiği için pişman olduğu kendi albümündeki füglerin de açıkça gösterdiği gibi bunun Bach için fügün özü olduğunu söylüyor. Ve bugün bu füglerin altısı çalınırken şöyle haykırıyor: ‘Bu, gerçek özü itibarıyla müziktir, bestelediğimiz her şey uygulamalı müziktir – örneğin Hummel’in bir rondosu, tanıdık bir kokuyla Bach’ın pek çok kez sulandırılmış hâlidir. ‘Dans melodisine süreklilik kazandırmak – burada Bach’ın yapmayı başardığı şey budur. Daha sonra yalıtmak, bağlantı kurmak için figürasyonlar kullandı.’ – Çocuklara (Lusch ve Boni) fügün ne olduğunu açıklıyor. ‘Şimdi biraz uygulamalı Bach çalalım’ diyor ve Meistersinger’ın prelüdünün piyano-düet düzenlemesini çıkarıyor; daha sonra parmakları iyi çalışmadığı için Bay Rubinstein’dan solo çalmasını istiyor. Bay Rubinstein çok güzel çalıyor ancak benim için Richard’ın katkısı paha biçilemez, yeri doldurulamaz çünkü tempoyu o belirliyor. Örneğin Bay Rubinstein ilk temayı çok geniş bir şekilde çaldı ve Richard ona şöyle diyor: ‘Bir performansa ruhunu veren tempodur’ ve bunu öğrenmek ne kadar zordur! Bir zamanlar bu konuda kesin bir çalışma yaptığını anlatıyor.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
İlkin Wagner’in gençliğinde, mistisizm merakıyla onu Bach’a yöneltmiş olan E. T. A. Hoffmann’ın söz konusu eserinin1Schumann’ın, E. T. A. Hoffmann’ın eserinden etkilenerek bestelediği “Fantezi”leri dinlemek için: Schumann: Kreisleriana – Fantasy Op. 17. Hoffmann’ın eserindeki kahramanın uyumsuz bir müzisyen olması, Wagner ve Schumann’ı bu esere çekmiş olan motif işte budur., 1813 yılında yayımlanmış olan Kreisleriana olduğunu not edelim. Sonradan hayran olduğu, Bach’ın bu muhteşem eserine ilişkin ilk hislerini kendi eğitim yoksunluğuna bağlaması, gençliğiyle ilgili hoşnutsuzluğunun ifadesidir. Böylece ‘Her şeyde eğitim ne kadar gerekli’ diyerek uyarıda bulunur. 7. Prelüd’ü Wotan’a, Füg’ü ise Fricka’ya benzetir. Öfkeli Wotan’ı sakinleştiren eştir Fricka. 8. Prelüd’ün mehtaplı bir şekilde çalınması gerektiğine ilişkin vurgusu, Beethoven’ın Ayışığı Sonatı olarak bilinen eserine bir göndermedir ve onun gibi çalınmalıdır, demek ister. Hummel’in rondosu diye söz ettiği Op. 11 Mi bemol Majör Rondo ise Bach taklitlerinden hazzetmediğinin göstergesidir. İlginç olan ise Meistersinger prelüdünü, uygulamalı Bach olarak nitelendirmesidir. Eğer öyleyse Bach etkisinin Wagner’de ne dereceye vardığını göstermesi açısından çok dikkate değerdir ve incelenmelidir. Lusch ve Boni olarak geçen çocuklar ise Rubinstein’dan onlara piyano öğretmesini istediği, Cosima’nın ilk eşi Hans von Bülow’dan olan ve o zamanlar ergenlik yaşlarında olan kızları Daniela ve Blandine’dir. Bilindiği üzere Wagner, yaşamı boyunca Bülow’un çocuklarını kendi çocukları gibi sevmiş ve onların tüm bakımını üstlenmiştir.
19 Aralık akşamı, Wohltemperierte Klavier’den 1. Kitap’tan Fa diyez Majör, Fa diyez Minör ve Sol Majör prelüd ve fügler seslendirilmiş. Cosima’dan dinleyelim:
“19 Aralık 1878, Perşembe … Bay Rubinstein bize üç prelüd ve fügü çalıyor; Richard, 13. Füg’ün temasının bir İncil bildirisi gibi olduğunu söylüyor: genel olarak Bay Rubinstein’a orta sesleri çok güçlü bir şekilde vurgulamamasını tavsiye ediyor ve böylece melodi güzel bir şekilde öne çıkacaktır diyor.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
20 Aralık akşamıysa yine 1. Kitap’tan Sol Minör, La bemol Majör, Sol diyez Minör, La Majör, La Minör ve Si bemol Majör prelüd ve fügler seslendiriliyor.
Ancak bu Bach akşamına geçmeden Cosima’nın Wagner’in sağlık durumuyla ilgili tuttuğu bir not gerçekten benim için çok dikkat çekici ve üzücü oldu. Cosima 20 Aralık sabahı için şu notu düşüyor: “Wagner sol tarafında bir sıkışmadan şikayetçi. Doktor bir ciğer veya kalp sorunu olabileceği yönündeki görüşü reddediyor.” Yine üç gün sonra 23 Aralık sabahı şu notu düşüyor Cosima: “Richard göğsündeki sıkışmadan şikâyet ediyor ve çok bitkin görünüyor.” Ne yazık ki bu belirtiler doktor tarafından dikkate alınmamış görünüyor. Bilindiği gibi Wagner bu tarihten tam 5 sene sonra Venedik’te kalp krizinden vefat etti. Değerli Mustafa Bozbuğa Hocama sorduğumda bu belirtilerin açık bir kalp sorununu gösterdiğini ve bugün olsa basit bir anjiyo ile durumun açıklık kazanabileceğini ve kolaylıkla müdahale edilebileceğini, stent takma gibi basit bir operasyonla sorunun çözülebileceğini ifade etti. Yani Wagner bugün olsa hayatına devam edip bize o muhteşem eserlerini kazandırmaya devam edebilirdi.
Şimdi yine sözü Cosima’ya bırakalım ve 20 Aralık akşamı hep birlikte Wahnfried’deki Bach akşamına konuk olalım:
“20 Aralık 1878, Cuma. Bach’ın fügleri üzerine konuşmak yerine amatör bir konser için prova yapmaya giden Bay Kellermann2Burada Wagner’in tepki gösterdiği sözü geçen kişi, o zamanlar henüz 25 yaşında olan ve Wagner’in kızlarına piyano eğitimi versin diye tuttuğu Berthold Kellermann’dır. Kellermann’ı Wagner’e Liszt tavsiye etmiştir ve 28 Eylül 1878 yılında Kellermann, Wagner ile tanışmıştır. Kellermann aynı zamanda Parsifal’in piyano düzenlemesini de yapmıştır. Daha sonra Bayreuth Orkestra Derneğinin yöneticisi olmuştur. ile tatsız bir olay yaşanıyor. Çok sinirlenen Richard, ona orada piyano çalmasının bir değeri olmadığını oysa burada bir şeyler öğrenebileceğini söylüyor. Bay Kellermann gidiyor ama Richard bu durumdan çok rahatsız oluyor; hiçbir zaman bir insana gerçeği sakin ve umursamaz bir şekilde söyleyemediğini ve bu nedenle bu tür durumlardan kaçınmayı tercih ettiğini söylüyor. Şimdi bu duruma üzülüyor, daha doğrusu bu durum moralini bozuyor ve bizim Bach’ın 48 prelüd ve fügünü yerleştirmemiz epey zaman alıyor. Richard, 17. Füg’ü bir dans olarak tanımlıyor ve ilk ölçüleri birkaç adım takip ediyor, ardından form olarak bunun daha özgür olduğunu, sonata yaklaştığını söylüyor. Prelüd 18, insanı büyülüyor ve duygulandırıyor ve bu fügü Richard, Edda’da3Wagner’in 18. Prelüd’ü benzettiği Edda masalı İskandinav mitolojisiyle ilgilidir. Şiir ve düzyazı olmak üzere iki Edda vardır ve bu Edda’ların özellikle şiirsel olanında Sigurd, Brynhilde, Gunnar gibi Wagner’in Ring’ine akseden kahramanlar ve öyküler de vardır. büyükanne tarafından anlatılmış ateşli bir masala benzetiyor. Tema tam bir teslimiyetin ifadesi ve Richard, ‘O hâlde öyle olmalı’, diyerek sonundaki bazı sözcüklere işaret ediyor. 19. Prelüd’deki beşlilere gülüyor ve şöyle diyor: ‘Bach bunları kasten yazdı.’ Bach, ‘insanlar benim nasıl bir müzisyen olduğumu biliyorlar ve böyle bir şey yazdığımda bunu bilerek bir fikir uğruna yaptığımı biliyorlar’ demek istiyor. 20. Füg ile ilgili olarak bunu ilk önce Bach dört ses için düşünmüş olmalı, daha sonra piyano için düzenlendi, diyor. Richard, 16 ve 20 No.lu fügler arasındaki füglere işaret ederek Bach’ın bazen en önemli temaları sanki bir çıkrık üzerindeymiş gibi aktarmasının ilginç olduğunu söylüyor, ‘Bach onlardan hiçbir şey meydana getirmez.’ diyor.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
Wahnfried’de Bach’ın çalındığı son akşam 20 Aralık Cuma 1878’di. Cumartesi akşamı sohbet konusu Goethe ve Parsifal’e kaymış. Cosima, Wagner’in Bach akşamını ertelediğini ve yalnız kalmak istediğini söylediğini bildiriyor. 22 Aralık Pazar akşamıysa 1. Kitap’tan sadece üç prelüd ve füg çalınıyor ve yorumlanıyor. Bunlar Si bemol Minör, Si Majör ve Si minör prelüd ve fügler.
“22 Aralık Pazar 1878, Bach Akşamı. Si Majör Prelüd (No: 23) için Richard, ‘Bu umut dolu, nihayet bahar geliyor olmalı’ diyor. 24. Prelüd’ün ‘kalpten hissedilen bir ağıt gibi’ çalınması gerektiğini düşünüyor; Catalini gibi birinin bu şarkıyı sözlü söylemesini istediğini söylüyor; bunun nasıl bir izlenim yaratacağı görülebilir. Rubinstein’a melodik çizgiyi her zaman çok net bir şekilde ortaya çıkarmasını tavsiye ediyor ve bu parça için sözcükleri kendisi yazarmış gibi hissettiğini söylüyor. Metnin dinsel, bir tür adak gibi olması gerektiğini gözlemliyorum ve Richard da benimle aynı fikirde. Sonraki fügün yavaş yavaş hızlanmak yerine geniş bir şekilde ele alınmasını istiyor. ‘Bu parçalar bilmecedir. Onlara bakmak, melodiyi takip etmek lazım; Bach bunları gerçekten bol bol melodiyle bezedi’ diyor.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
Burada kastedilen opera sanatçısı, Angelica Catalani’dir. Üç oktavlık ses kapasitesine sahip olan Catalani, dramatik sopranodur. Döneminde çok ünlü olan İtalyan opera sanatçısı, 1780 yılında doğmuş ve 1849 yılında Fransa’da hayata veda etmiştir.
Böylece Bach akşamlarında, Wolthemperierte Klavier’in 24 tonda prelüd ve fügden oluşan ilk kitabının çalınıp bitirildiğine tanık oluruz. Yine aynı sayıda ve tüm tonlarda oluşan ikinci kitaba ancak 18 Ocak 1879 tarihinde başlanıyor. Aynı zamanda Wahnfried’de Bach çalma akşamlarına uzun aralıklar verilerek devam edildiğini görüyoruz. Yorumcular bu ilgi azalmasının sebebini, Bach’ın ikinci kitabının o dönemde ilk kitabı kadar popüler olmamasına bağlıyor. Yine de aralıklı olarak toplam 6 akşam bir araya gelinerek İkinci Kitap da tamamlanıyor. İlgi azalmasının bir göstergesi de Wagner’in yorumlarının ilk kitaba oranla azalmış olması ve bu sebeple Cosima’nın tuttuğu notların kısalığı.
18 Ocak 1879 tarihinde İkinci Kitap’tan sadece üç prelüd ve füg seslendiriliyor: Do Majör, Do Minör ve Do diyez Minör.
“18 Ocak 1879, Cumartesi. Sonra 48’in ikinci kitabından üç prelüd ve füg var ve biz özellikle 9’uncusundan etkilendik. (Dr. Eiser, Prelüd’ü istiyor; Richard sinirlendi, çünkü burada çalındığını kimsenin bilmemesi gerekiyor.)”
Cosima Wagner, “Günlükler”
31 Ocak 1879 Akşamı 5 prelüd ve füg çalınıyor: Do diyez Minör, Re Majör, Re Minör, Mi bemol Majör ve Re diyez Minör.
“31 Ocak 1879, Cuma. Bundan sonra uzun bir aranın ardından Bach’ın prelüd ve füglerine yeniden başlıyoruz: İkinci Kitap’ta 4-8 numaralar. Yedinci hakkında Richard: ‘Bunda Figaro’daki Kontes görülebilir’ diyor. Ve bu dört prelüdden ikincisi hakkında4Wagner’in kendi Leitmotif anlayışını savunmak için Bach’a baş vurduğu füg, İkinci Kitap’tan Re Majör 5 numaralı fügdür. Dinlemek için linke tıklayınız: Prelude and Fugue: No. 5 in D Major, BWV 874: ‘Bach orada özellikle güzel bir şey yapmak istedi’ diyor. Füglerden birinden sonra şöyle diyor: ‘Kanonik aletler de tekrarlanıyor, bu yüzden insanlar benim Leitmotif tekrarlarıma katlanabilmeli.’”
Cosima Wagner, “Günlükler”
Wagner’in Bach gecelerinin dostlar arasında kalmasına gösterdiği özen burada görülüyor. Ünlü hekim Otto Eiser’ın talebini reddediyor. Eiser, Nietzsche’yle ve hastalığıyla yakından ilgilenmiş önemli bir isimdir. Burada Cosima, ilk üç prelüd ve fügün çalındığını söyledikten sonra 9’uncudan etkilendiklerini ifade ediyor. Oysa söz konusu prelüd ve füg iki oturum sonra yani ta 2 Şubat akşamı seslendirilecek olan Mi majör prelüd ve fügdür.
31 Ocak akşamı çalınan Yedinci Mi bemol Majör Prelüd’ün girişini Wagner, Mozart’ın Le Nozze di Figaro operasında kontesin kocasının sadakatsizliğinden şikâyet ettiği “Porgi, amor” aryasına benzetir.
İkinci Kitap’a başlandığı andan itibaren Bach akşamlarına uzun aralar verilerek devam edilmiş, konuşmalar gittikçe başka konulara kaymış. Örneğin, şimdi ele alacağımız ilk Bach akşamı 2 Şubat’ta gerçekleşirken bir sonraki tam 18 gün sonra 20 Şubat akşamı gerçekmiş. Dediğimiz gibi yine de İkinci Kitap’ın tamamı seslendirilmiş.
2 Şubat 1879 akşamı, beş prelüd ve füg seslendirilmiş ve Wagner çok az sayıda eser hakkında yorum yapmış. Söz konusu akşam seslendirilen parçalar şunlar: Mi Majör, Mi Minör, Fa Majör, Fa Minör ve Fa diyez Minör prelüd ve fügler.
Şimdi yine sözü Cosima Wagner’e veriyoruz:
“2 Şubat 1879 Pazar, Akşam. Prelüd ve füglerden birkaçı daha; bugün onlardan beşini seslendiriyoruz; 4.’üncü (İkinci Kitap’ta no. 12) için Richard, daha modern bir müziğe tam bir geçiş bu diyor. Bach’ın bu şarkıyı eşine çalmış olması gerektiğini söylüyor. Önce gelen bu eserlerin, bestecileri tarafından, bu bestecilerin kendileri için yazıldığını ve bu bestecilerin ardından gelenlerinse başkaları için eserler yazdığını – sonatlarla bunlar karşılaştırıldığında, sonatların ne kadar yüzeysel göründüğünü vurguladı. ‘Elbette güzel şeyler de verdiler ama bu eser, doğumun kendisi gibi.’ Daha sonra Bach ile aynı dönemin İtalyan bestecileri arasındaki farka dikkat çekerek figürlü bir ‘Kyrie eleison’dan söz etti ve kendisinin ve kız kardeşlerinin çocukken bu Kyrie elesion figürasyonlarını kendi kendilerine söylerken nasıl füg söylediklerini hayal ettiklerini anlattı.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
Bir sonraki Bach akşamında yani 20 Şubat’ta sadece üç prelüd ve füg seslendiriliyor. Bunlar: Fa diyez Minör, Sol Majör ve Sol Minör Prelüd ve Fügler.
“20 Şubat 1879 Çarşamba, Akşam. Bay Rubinstein, İkinci Kitap’tan üç Bach prelüd ve fügünü çok iyi çalıyor. İlki ve en güzeli hakkında (Fa diyez Minör, No. 14’te) Richard şöyle diyor: ‘Bu Doğa gibi, anlaşılmaz ve kavranılamaz, ayrıca bitmeyen (sonsuz) bir melodi!’ Daha sonra şöyle devam ediyor: ‘Bu Bach’ın diliydi. Hayattan eziyet ve sıkıntıdan başka bir şey bekleyemezdi ve muhtemelen tek bir esprili söz söylemedi ama müziğinde kendini akışına bıraktı.’ Richard kendisi hakkında konuşurken hâlâ çok bilgiçlik tasladığını ve beşli akorları ve başkalarını yazmadan önce çok düşündüğünü ancak kural kitabını pencereden dışarı attığını söylüyor; Bach da aynısını yaptı diyor ve bu da öğretmeni Weinlig’in Richard’dan hiçbir zaman gerçekten hoşlanmamasının nedenidir.’
Cosima Wagner, “Günlükler”
Burada iki hususu vurgulayalım. İlkin Wagner sonsuz melodi anlayışında Bach’tan da ilham almış olduğunu açık bir biçimde belirtiyor. Bu kanımca son derece önemli bir tespittir ve Bach dikkatli bir biçimde yeniden değerlendirilmelidir. İkincisi Wagner’in özgür ruhunun göstergesi olan piyano hocası Weinlig ile yaşadığı sorundur. Kontrol altına alınamaz yeteneklere, olağan kuralları dayatmak bazen sakıncalıdır. Eğitimciler, eğittikleri bireyin özelliklerine göre metot konusunda esnek olmalıdırlar.
Bu seçkin küçük topluluğun bir araya geldiği odaya Büyük Bach, iki akşam daha konuk edilir. İkinci Kitap’tan kalan son prelüd ve fügler de seslendirilir. Bu akşamlardan ilki yine soğuk bir şubat günüdür. 29 Şubat 1879’da bir araya gelen Wagner, Cosima ve Rubinstein dört prelüd ve fügü seslendirip yorumlarlar. Bunlar La bemol Majör, Sol diyez Minör, La Majör ve La Minör prelüd ve füglerdir. Cosima bu güzel akşamı kısaca kaydeder yine.
“28 Şubat 1879, Cuma. Daha sonra İkinci Kitap’ın 17 numaralı prelüd ve fügünden itibaren 48 prelüd ve fügden dördünü seslendirdik. Richard sık sık 17. fügün temasını kendi kendine söylüyor ve bunun bir rondo gibi gönül rahatlığıyla çalınmasından hoşlanıyor. Bunu izleyen Sol diyez Minör Prelüd ve Füg sanırım çok daha güzel hatta gerçekten muhteşem bir mucize! – Richard, bu füglerin başka bestecilerin fügleriyle karşılaştırılması gerektiğini söylüyor. Örneğin, Haendel’in Messiah Uvertürü’ndeki fügle; elimizde bu eser olmadığı için Samson’a bakıyoruz ve Richard allegro temasının Filistinlileri ifade ettiğini söylüyor.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
Ve son Bach akşamı. Baharın ikinci günü, martın ikinci akşamı Wahnfried’de son kez Bach prelüd ve fügleri odalarda yankılanıyor. Rubinstein son kez Bach için piyanonun başına geçiyor. Cosima son kez bir Bach akşamını daha kayıt altına alıyor. İkinci Kitap’tan kalan son beş prelüd ve füg çalınıyor. Sırasıyla Si bemol Majör, Si bemol Minör, Si Majör ve son olarak Si Minör prelüd ve fügler.
Sözü son kez Cosima’ya bırakıyor ve Bach akşamlarına veda ediyoruz:
“2 Mart 1879, Pazar. 48 prelüd ve fügün son akşamında, ‘yalvaran’ dediğimiz Si bemol Majör Füg çalınıyor. Richard eşlik ederek ‘Lütfen kızma, lütfen affeder misin?’ diye şarkı söylüyor ve yalvaran bir jest yapıyor. Richard son prelüdü hızlı ve büyük bir tutkuyla çaldırıyor, Bach’ın bu şekilde esere bir son vermesini dikkat çekici buluyor, geleceğin tüm sonatlarının bu fügde içerildiğini söylüyor ve gözlemlediği belirli bir pasajda ‘Tristan ve Isolde bunu daha iyi yapamaz’ diyor.”
Cosima Wagner, “Günlükler”
İki ifade dikkat çekici: Son fügde geleceğin tüm sonatlarının içerildiğini düşünmesi ve bu fügde Bach’ın, Wagner’in kendi başyapıtında başardığından bile çok daha büyük bir şeyi yaptığını itiraf ediyor olması. Bu son ifade, söylenecek fazla bir şey bırakmıyor. Wagner, Bach’ın öğrencisi olmak sıfatıyla ustasının önünde saygıyla eğiliyor ve perde iniyor.
Bahar Selleri
“Neşeli yıllar, mutlu günler, Bahar Selleri gibi gelip geçti.”
Turgenyev
Rubinstein son fügün son notasını çaldığı bu güzel Bahar akşamından sonra bir süre daha mutluluk ve huzur bulduğu bu yuvaya girip çıkıyor. Cosima, notlarını tutmaya büyük bir sadakat ve aşkla devam ediyor. 1883 senesine gelindiğinde, Wagner ailesi dinlenmek için Venedik yolunu tutarken Rubinstein da ailesini görmek üzere Rusya’ya gidiyor. Tüm dostlar tekrar o güzel akşamları Bayreuth’ta yaşamak umuduyla ayrılıp veda ederler. Ancak eskilerin deyimiyle kader ağlarını örer ve aslında bu, Wagner ve Rubinstein’ın son görüşmeleridir.
13 Şubat 1883. Wagner kendini iyi hissetmediği son gününe başlar. Venedik’teki Ca’ Vendramin Calergi otelinde yemekten sonra odasına çıkar. Fenalaşarak masasının yanında yere yığılır. İhmal edilmiş belirtiler, bu büyük ustanın kaderini çizer. Rubinstein bir mektupla bu hazin sonun haberini Rusya’da alır. Çevresindeki her şey sarsılır ve çöker, onun için son umut kırıntısı da heba olmuştur. Zor bir kış geçirir. Ağustos ayında Wagner ile karşılaştıkları ilk mesut yuvaya döner. 1884 yılının 22 Ağustos günü İsviçre’de Luzern Gölü kıyısında yer alan, Tribschen’deki villanın boş odalarını gözyaşları ve anılarla dolu olarak gezer. Sakince villadan ayrılır. Gölün kıyısına gider. Yalnızdır. Uzun süre gölü izler. Sonra sakin bir şekilde ceketinin cebinden ağır bir metal çıkarır, bir patlama sesi duyulur. Çevreden koşup gelenler kanlar içindeki cansız bedeniyle karşılaşırlar.
Cosima, haberi Bayreuth’ta alır. İkinci defa müthiş derecede sarsılır. Eski dostun naaşının Bayreuth’a getirilmesi ve bir Yahudi mezarlığında defnedilmesi için girişimlerde bulunur. Rubinstein böylece o çok sevdiği yuvanın ve ismin pek de uzağında olmayan bir mezarlığa defnedilir. Cosima, Bayreuth’un Leydisi, artık sadece karalar içinde Bayreuth sokaklarında görülür. İki sene sonra bir başka büyük acı yaşayacak ve sevgili babasına da veda edecektir. Kendisiyse daha uzun zaman hayatta kalacaktır. Tek talihi, kendisinden birkaç ay sonra vefat eden oğlunun sonunu görmeden bu hayattan ayrılmış olmasıdır.
© 2024 Çağ Akarken
Dipnotlar
- 1Schumann’ın, E. T. A. Hoffmann’ın eserinden etkilenerek bestelediği “Fantezi”leri dinlemek için: Schumann: Kreisleriana – Fantasy Op. 17. Hoffmann’ın eserindeki kahramanın uyumsuz bir müzisyen olması, Wagner ve Schumann’ı bu esere çekmiş olan motif işte budur.
- 2Burada Wagner’in tepki gösterdiği sözü geçen kişi, o zamanlar henüz 25 yaşında olan ve Wagner’in kızlarına piyano eğitimi versin diye tuttuğu Berthold Kellermann’dır. Kellermann’ı Wagner’e Liszt tavsiye etmiştir ve 28 Eylül 1878 yılında Kellermann, Wagner ile tanışmıştır. Kellermann aynı zamanda Parsifal’in piyano düzenlemesini de yapmıştır. Daha sonra Bayreuth Orkestra Derneğinin yöneticisi olmuştur.
- 3Wagner’in 18. Prelüd’ü benzettiği Edda masalı İskandinav mitolojisiyle ilgilidir. Şiir ve düzyazı olmak üzere iki Edda vardır ve bu Edda’ların özellikle şiirsel olanında Sigurd, Brynhilde, Gunnar gibi Wagner’in Ring’ine akseden kahramanlar ve öyküler de vardır.
- 4Wagner’in kendi Leitmotif anlayışını savunmak için Bach’a baş vurduğu füg, İkinci Kitap’tan Re Majör 5 numaralı fügdür. Dinlemek için linke tıklayınız: Prelude and Fugue: No. 5 in D Major, BWV 874