Kamla Bhasin; ataerkil sistem, toplumsal cinsiyet, maskülanite üzerine pek çok eser vermiş Hintli bir yazardır. Bhasin, Ataerkil Sistem kitapçığında, ataerkil sistemi dayanakları ve kökenleri bakımında çok ayrıntılı bir şekilde incelemiştir.
Öncelikle ataerkinin tanımıyla başlayan Bhasin, bu kavramı aile reisi sayılan adamın yönetimi şeklinde tanımlamıştır. Tarihsel bir çıkarıma varıp ataerkinin yer ve zamana göre değişebileceğinden fakat genel özelliklerinin aynı kalacağından bahseder.1Kamla Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, çev. Ayşe Coşkun (İstanbul: KADAV, 2014), 9. Kadınların doğurganlığı üzerinden kurulan tahakküm ilişkisine mülkiyet ilişkilerini de eklemleyerek Marksist bakışın yanında doğa bilimlerine dayanan faktörleri de göz ardı etmekten kaçınmıştır.
Ataerkil sistemin dayanaklarını aile, din, yasal sistem, ekonomik sistem ve kurumlar, siyasal sistemler ve medya üzerinden ayrı ayrı incelemiştir.
Bu kitapta aktarılan bir diğer önemli mesele ise ataerkil sistemin, kadınların da iş birliği sayesinde var olması gerçeğidir. Fakat neden böyle bir işbirliğine başvurdukları sorusu önemlidir. Bu soruya Gerda Lerner, bir dizi yöntemle böyle bir işbirliğine itildikleri cevabını vermiştir. Bu yöntemleri; kadınlara kendi tarih bilgilerini vermemek, saygınlık ve aykırılık kavramlarını kadının cinsel faaliyetleri üzerinden tanımlamak, ekonomik kaynaklara ve siyasi ayrıcalıklara göre kadınları birbirinden ayırmak olarak özetleyebiliriz.2Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 25.
Son bölümde ise ataerkil sistemlerin kökenlerine değinmiştir. Gelenekçi bakış açısı, ataerkinin biyolojik olarak belirlendiğini kabul eder.3Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 29. Bu gelenekçi bakış açısına karşı olan ve kadının ikincil konumunu reddeden akımlar da vardır. Bhasin bunları kabaca üç başlık altında incelemiştir. Bunlar, Engels’in görüşünü aktardığı Marksist görüş; radikal feminist ve devrimci feminist yaklaşım; son olarak sosyalist feminist duruştur.
Friedrich Engels, kadınların ikincil pozisyona düşüşünü özel mülkiyetin gelişimiyle ilişkilendirir. Ona göre erkekler gücü ve mülkiyeti elinde tutmak ve ayrıca kadının hakkını ortadan kaldırmak istemişlerdi. Engels’in bir diğer önemli ayrımı ise burjuva kadınlar ve işçi kadınlar arasında yaptığı ayrımdır. Ona göre burjuva kadın, aile dışında emeğe tabi tutulmaz ve kocasına bağlıdır. Dolayısıyla “kadının kendisi mülkiyettir”.4Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 32-33.
Radikal feministler ise özel mülkiyetle birlikte oluşan kadının ikincil pozisyonuna karşı çıkıp ona uygulanan tahakkümün daha önce başladığını savunur.5Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 34. Bu görüşün savunucularından biri olan Shulamith Firestone, kadınların doğurganlıkları nedeniyle sömürüldüklerini söyler.
Sosyalist feminist görüş yine diyalektik tavrını sürdürüp radikal feminizmin ve Marksist feminizmin savunduklarından kendine pay biçer. Üretim biçimleriyle beraber tarihsel süreçleri de ele alırlar.6Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 36. Ekonomi indirgemeci olmayan bu görüş, tarihî dönüşüm sürecini de kadının ikincilliğinin etkisinin altına yayar ve böylelikle gerçeğe daha yakınlaşır.
Kaynakça:
- Bhasin, Kamla. Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”. çev. Ayşe Coşkun. İstanbul: KADAV, 2014.
© 2024 Çağ Akarken
Dipnotlar
- 1Kamla Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, çev. Ayşe Coşkun (İstanbul: KADAV, 2014), 9.
- 2Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 25.
- 3Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 29.
- 4Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 32-33.
- 5Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 34.
- 6Bhasin, Ataerkil Sistem – “Erkeklerin Dünyasında Yaşamak”, 36.